Yas, insan olma deneyiminin kaçınılmaz ve acı bir parçası-belki de en acı verici olanıdır. Sözlük anlamı ölüm veya bir felaketten doğan acı anlamına gelir ve genelde sevilen bir kişinin kaybına verilen tepki olarak düşünülse de, aslında değer verdiğimiz, yatırım yaptığımız herhangi bir şeyin kaybında yas tutma süreçlerini yaşayabiliriz. Evcil dostumuzun ölümü, işimizi kaybetmek, göç etmek, ilişkimizin bitmesi.. Yas, sevginin bedelidir.
Kayıp sonrası verdiğimiz tepkiler kişiden kişiye, birçok faktöre göre değişkenlik gösterir. Kaybettiğimiz sevdiğimizin olmadığı yeni bir yaşama nasıl uyum sağlayabileceğizdir? Bu doğal süreçte buna benzer birçok soruyla karşı karşıya kalırız. Yas, kayba verilen doğal bir tepkidir; zihnimizin, vücudumuzun tepki olarak yaşadığı deneyimdir. Ve büyük çoğunluğumuzun bu süreci zamanla atlattığını biliyoruz. Ancak bazen bu süreçte işler yolunda gitmeyebilir ve komplike yas ya da uzamış yas adını verdiğimiz sürecin tipik yas tepkilerinden farklı, daha karmaşık bir hal alması durumu ortaya çıkabilir.
Araştırmalar yas sürecinde eskiden düşündüğümüz gibi lineer 5 aşamalı bir süreçten geçmediğimizi(inkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme), zamanla özlemin azaldığını ve kabullenmenin arttığını ancak bunun merdiven basamağı gibi bir şekilde gerçekleşmediğini ileri sürüyor. Aksine, örneğin yıldönümlerinde veya tatillerde insanların kederlerinin yeniden canlanma eğiliminde olduğunu biliyoruz. Bu onların yas gidişatının hâlâ doğru yönde gitmediği anlamına gelmiyor. Her insanın yası kendine özel bir süreç.
Yas sürecinde bir ruh sağlığı uzmanına başvurmak yaşanılan bu zorlu süreci paylaşma, anlama ve işleme konusunda destek sunabilir. Yas sürecinde hepimiz kaybın anlamını ve kabulünü ararız. Psikoterapist, bu süreçte kişiye yaşanılan duyguların anlaşılması, kabullenilmesi ve bu yeni gerçekle başa çıkılması yolculuğunda eşlik edebilir.
Sorularınız için bir tık uzağınızdayız!
İletişim