Dünya genelinde, kadın sağlığına yönelik en büyük zorluklardan biri ruh sağlığıdır ve bu nedenle gelişmiş ülkelerde kadın ruh sağlığı özel bir dikkat gerektiren bir alan olarak kabul edilir. Kadınların yaşamları, kültürel, ekonomik ve çevresel faktörlere bağlı olarak büyük bir çeşitlilik gösterir. Cinsel kimlikleri, doğurganlıkları ve toplumsal ilişkileri, kadınların zihinsel ve duygusal sağlıkları üzerinde değişen etkilere sahiptir. Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınların hayatlarını özgürce yönlendirmelerini engelleyebilirken, yaşamlarını daha fazla stresli hale getirebilir.
Gebelik, doğum, çocuk yetiştirme ve diğer aile üyelerine bakma gibi deneyimler, günlük yaşamın getirdiği zorlukları daha da artırabilir. Tüm bu faktörlerin bir sonucu olarak, kadınlar yaşadıkları koşulları değiştirilemez olarak kabul edebilirler. Bu, kadınların kendilerini olumsuz bir şekilde değerlendirmelerine, özsaygılarının azalmasına, olumsuz düşünceleri içselleştirmelerine ve çevresel etkenlere daha fazla duyarlı hale gelmelerine yol açabilir.
Dolayısıyla terapide kadınların toplumsal cinsiyet rolleri, kültürel beklentiler ve deneyimleri hakkında farkındalık geliştirmek, kadınların yaşamlarını etkileyen toplumsal ve kültürel faktörleri anlamak daha etkili bir tedavi sağlayabilir.